Paolo Maldini: ıl Capitano

Futbol birçok oyuncunun bir kulüple özdeşleşmesine tanık olmuştur lakin bir ailenin bir kulüple derin bağlara sahip olması ender görülür. Maldini ailesi ve AC Milan 1950’lerden beri birlikte zikrediliyor.

Futbolda baba-oğul futbolcu ikilisini çok sık olmasa da görürüz. Bu tip durumlarda çoğu zaman ya baba efsane bir futbolcu olur ve oğlu onun gölgesinde kalır, ya da oğul babasının başarısının kat kat üzerine çıkar. İkisinin de yıldız futbolcu seviyelerinde olduğu örneklerse çok azdır. Öyle ki 93 yıllık Dünya Kupası tarihinde hem babanın hem de oğulun kupada forma giydiği sadece 7 örnek var (Maldini, Schmeichel, Blind, Alcantara, Hernandez, Forlan, Alonso, Djorjkaeff). Baba ve oğulun aynı takımda oynayıp, kaptanlık yapıp bir de üstüne Avrupa Kupası kazanmasıysa oldukça sıra dışı bir hikâye. 

Efsane 3 Numaralı Forma

Genellikle büyük kulüplerde büyük başarılar kazanmış futbolcuların çocukları da futbolcu olduğunda üzerlerinde büyük bir baskı olur. Çoğu genç futbolcu bu baskı altında ezilebilir. 1968 yılında dünyaya gelen Paolo Maldini içinse bu durum hiç de öyle gelişmedi. Henüz 10 yaşında babasının izinden giderek Milan altyapısına katılan Paolo, 1984/85’te Milan genç takımıyla İtalya Gençler Kupası’nı kazandı. A takımla ilk maçına da o yıl çıktı. O sezonki tek maça çıktı. Ertesi sezon 17 yaşındayken A takıma kalıcı olarak yükseldi ve 40 maçta kırmızı-siyah formayı terletti. Paolo aynı babası Cesare gibi Milan’da 3 numaralı formayı tercih etti. 

Sacchi ve ‘The Immortals’

1987/88 Milan adına kırılma sezonlarından. Arrigo Sacchi yönetimindeki Milan’da Silvio Berlusconi’nin ‘Rüya Takım’ fikrini uygulamaya başlaması, Marco van Basten, Ruud Gullit ve Frank Rijkaard’ın takıma katılmasını sağladı. Hollandalıların eklendiği takımda Roberto Donadoni, Franco Baresi, Carlo Ancelotti ve Paolo Maldini gibi üst düzey İtalyan oyunculardan oluşan bir çekirdek de mevcuttu.

Takıma ‘The Immortals’ lakabı takıldı. Sezon boyu yalnızca 2 kez kaybeden Milan şampiyon oldu. Savunmada inanılmaz bir seviye yakalayan Milan, sezon boyu sadece 14 gol yedi. 19 yaşında Milan’ın şampiyon kadrosunun bir parçası olan Maldini, aynı zamanda milli formayı da ilk kez bu sezonda giydi. Milli takımla Avrupa Şampiyonası kadrosunda da yer alan Maldini, Sovyetler Birliği’ne yarı finalde elenen İtalya’nın oynadığı 4 maçta da forma giydi.

Ertesi iki sezonda ligde şampiyonluğu Inter ve Napoli’ye kaptıran Milan, uluslar arası arenada ‘Rüya Takım’ ünvanının hakkını verdi. Camp Nou’da oynanan final maçında Steaua Bükreş’i 4-0’la geçen Milan, böylece tarihindeki 3. Avrupa şampiyonluğunu kazandı. Ertesi yıl Avrupa’da bir kez daha finale yükselme başarısı gösteren Milan’da rakip bu sefer Benfica’ydı. Portekizli rakibini Viyana’da 1-0 yenen Milan üst üste 2. kez Avrupa’nın en büyüğü olmayı başardı.

1990 yazında ilk Dünya Kupası deneyimini yaşayan Maldini, üst üste 5 maç gol yemeyerek turnuva rekorunu kıran İtalya savunmasının önemli bir parçasıydı. Penaltılarda Arjantin’e kaybeden İtalya, kendi evindeki turnuvayı 3. sırada tamamlarken Maldini de turnuvanın 11’ine seçildi. Ertesi sezonu kupasız geçen Milan’da bir yol ayrımı da yaşandı. Sacchi dönemi kapanan İtalyan ekibinde yeni teknik direktör Fabio Capello oldu.

Capello ve ‘Invincibile’

Capello ile mükemmel bir sezon geçiren ve namağlup şampiyon olan Milan, ayrıca lige 58 maç üst üste kaybetmeyerek bugün bile kırılamayan bir rekoru ele geçirdi. Üst üste şampiyonluklar kazanan Milan’da Maldini hem savunma performansı hem de oyunu okumadaki üstün yeteneğiyle takımın yıldızlarından biriydi. 1993/94 sezonunda kulüp tarihinin 5. Avrupa şampiyonluğu kazanıldı. Bu genç Paolo’nun kazandığı üçüncü Kupa 1’di.

Aynı yaz oynanan Dünya Kupası, bir kez daha İtalyan yıldızın parladığı turnuvalardan biri oldu. Takımının oynadığı 7 maçın tamamında forma giyen Maldini, takım arkadaşları Mauro Tassotti ve Alessandro Costacurta’nın çeşitli nedenlerle oynayamadığı maçlar nedeniyle bazı maçlarda stoper, bazılarındaysa sol bekte forma giydi. Final maçında Brezilya’nın gösterişli hücum hattına karşı maçı gol yemeden tamamlayan İtalya, penaltılardaysa kalp kırıcı bir mağlubiyet aldı. Roberto Baggio’nun üstten dışarı giden vuruşuyla gümüş madalyayla yetinmek zorunda kalan Gök Mavililer’de Paolo Maldini, babası Cesare’nin 1962 Dünya Kupası’ndaki başarısını bir kez daha tekrarladı ve turnuvanın takımına seçildi. Turnuvanın ardından milli takımı bırakan Baresi yerine kaptanlığa da Maldini getirildi.

Bireysel Ödüller ve Yaşlanan Takım

Milli takımdaki başarısı ve kulübüyle 3. Avrupa şampiyonası sonrası Maldini, özel bir ödülle de onurlandırıldı. World Soccer dergisi tarafından ‘Yılın Futbolcusu’ seçilen İtalyan futbolcu, bu ödülü kazanan ilk savunma oyuncusu olarak da tarihe geçti. Ballon d’Or oylamasında Hristo Stoickov ve Roberto Baggio’nun ardından 3. olan Maldini, FIFA Yılın Oyuncusu ödülündeyse 5. sırada yer aldı. Ertesi sezon FIFA’nın ödülüne çok daha yaklaşan İtalyan yıldız, gelecekte takım arkadaşı olacak George Weah’ın ardından 2. sırada yer aldı.

Baresi ve Tassotti’nin emekliliklerinin ardından Milan’da kaptanlığa getirilecek isim için fazla düşünmeye gerek yoktu. Takımın ana hatlarının yaşlanması ve emeklilik kararlarıyla iyice zorlanan Milan, İtalyan futbolunun ve Avrupa’nın zirvesine çıkmak için 21. yüzyılı beklemek zorunda kalacaktı.

Efsane Milan Kadrosu

2000’lerin başları Milan için geri dönüş zamanıydı. 1990’lı yıllarda doğan birçok insanın “Efsane Milan Kadrosu” denince aklına gelen kadro parça parça bir araya geldi. 1999/00 sezonunda 22 yaşındaki Andriy Shevchenko Dynamo Kiev’den, 21 yaşındaki Gennaro Gattuso Salernitana’dan transfer edildi. Aynı yaz Brezilya’dan Dida da Milano’nun yolunu tutan bir başka isimdi. 2001/02 sezonunda Rui Costa, Filippo Inzaghi ve Anrea Pirlo, 2002/03’te Alessandro Nesta ve Clarence Seedorf, 2004/05’te ise Jaap Stam kadroya katıldı. Cafu, Nesta, Stam ve Costacurta ile savunmada iyi bir uyum yakalayan Milan, kaptan Maldini’nin liderliğinde hem İtalya hem de Avrupa’nın en zorlu savunma hatlarından birini kurmuş oldu. 

Bu hamleler Milan’a çok özlenen başarıları da getirdi. 2002/03 sezonunda Maldini, kariyerinin tek İtalya Kupası’nı kazandı. Aynı yıl Şampiyonlar Ligi finaliyse oldukça anlamlıydı. Old Trafford’da oynanan ve tarihte ilk kez iki İtalyan takımın karşı karşıya geldiği Avrupa’nın 1 numaralı kupasında normal sürede eşitlik bozulmadı. Kupayı penaltılarda 3-2 kazanan Milan, 6. kez kıtanın en büyüğü olurken Paolo Maldini de babası Cesare’nin Milan kaptanı olarak Avrupa kupası kazanmasından tam 40 yıl sonra, hem de aynı ülkede kupayı kaldırmayı başarmış oldu. Bu başarının ne kadar zor olduğunu örneklemek gerekirse futbol tarihinde hem baba hem de oğulun aynı takımla Şampiyonlar Ligi/Şampiyon Kulüpler Kupası kazandığı sadece 3 örnek var. Manuel ve Manolo Sanchis Real Madrid’de, Carles ve Sergio Busquets Barcelona’da, Cesare ve Paolo Maldini de Milan’da bunu başaran aileler olarak bu büyük başarıyı elde edebildi.

Rekorlar ve Veda

2005 yılında Serie A’da 571. maçına çıkarak Dino Zoff’un rekorunu kıran Maldini, 2007 yılında bir kez daha Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmayı başardı. Finalde, 2 yıl önce kaybettiği Liverpool’u mağlup eden İtalyan ekibinde kaptan Maldini de bu kupayı kaldıran en yaşlı kaptan ünvanını aldı. UEFA Kulüp Futbolu Ödülleri’nde yılın savunma oyuncusu seçilen İtalyan yıldız için futbolculuk kariyerinin sonu da yaklaşmıştı. 2007/08 sezonunda aldığı emeklilik kararını 1 yıl uzatan Maldini, Şubat 2008’de profesyonel kariyerinin 1000. maçına çıktı. Aynı yıl FIFA Liyakat Nişanı’na layık görülen İtalyan futbolcu, 31 Mayıs 2009’da oynanan Fiorentina karşılaşmasıyla futbol kariyerini sonlandırdı. Daha önce Baresi’nin 6 numaralı formasında olduğu gibi Maldini’nin 3 numaralı forması da emekliye ayırıldı.

Futbolu bıraktıktan sonra babasının ve birçok futbolcunun aksine antrenörlük kariyerine adım atmayan Maldini, 2015’te Miami FC’nin ortaklarından biri oldu. 2016’da Athletic Club tarafından Tek Kulüp Ödülü’ne layık görülen İtalyan fubolcu, Southampton’dan Le Tissier’in ardından bu ödüle layık görülen 2. isim oldu. Ayrıca 2017’de profesyonel olarak Challenger seviyesinde kısa bir ATP tenis kariyeri olan Maldini’nin futbol sonrası kariyerindeki dönüm noktasıysa 2018’de yaşandı.

Milan’daki yönetim değişikliğinin ardından yeni sportif direktör Leonardo ile birlikte strateji ve gelişim direktörü ünvanıyla efsanesi olduğu kulübe geri dönen Maldini, kulübün 11 yıllık şampiyonluk hasretinin bitirildiği sezonda yönetici olarak kulüpte yer aldı. Bu dönemde Theo Hernandez, Rafael Leao, Olivier Giroud, Fikayo Tomori, Mike Maignan gibi isimlerin takıma kazandırılmasında büyük rol oynadı. 2023 yılında Milan’daki görevinden ayrılan Maldini’nin futbol dünyasına neler yapacağı merakla bekleniyor.

Gelelim bundan sonrasına. Paolo’nun 22 yaşındaki oğlu Daniel de babası ve dedesinin izinden giderek Milan altyapısından A takıma yükseldi. Şu an Empoli’de kiralık olan genç futbolcu, babası ve dedesinin aksine hücum hattında forma giyiyor. Şimdiden Milan formasıyla gol sevinci yaşayan Daniel, ayrıca şampiyon Milan kadrosunun da bir parçasıydı.

Tarihin en iyi savunma oyuncularından biri kabul edilen ve futbol dünyasının en ikonik isimleri arasında adı anılan Maldini, futbolu bıraktığında arkasında inanılmaz sayılar bıraktı. Takımına duyduğu sadakatle sonuna kadar hak edilmiş “Il Capitano” ünvanını alan İtalyan futbol efsanesi, Milan’da geçen 25 yılda 3 Şampiyonlar Ligi, 2 Şampiyon Kulüpler Kupası, 7 Serie A, 1 İtalya Kupası, 2 Kıtalararası Kupa, 4 UEFA Süper Kupa, 5 İtalya Süper Kupası, 1 Kulüpler Dünya Kupası kazandı.

On Dört Numara’nın Milan sayısını okumaya Sayı #7: Milan‘dan devam edebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir