Maradona Ve Caraviggio: Napoli’de İki Sanatçı

Maradona ve 17. yüzyılda Napoli‘de ikamet eden Caraviggio‘nun İtalya’nın güneyini tercih etme sebepleri birbirine benziyordu.

“Kusursuz dünyamızda yer yoktur kusursuzluğa”

Metin Altıok

İnsanlar genellikle dahinin kahraman olduğunu ve iyilerin kazandığını düşünür; fakat efsaneleri dahilerden farklı kılan unsur, aşırılıklarıyla şekillenmeleridir, azizlere uygun davranışlarıyla değil. Bunun en büyük örneklerine ev sahipliği yapan şehirlerden biri, 17. yüzyılda Caravaggio’yu, 1984’te de Maradona’yı ağırlayan Napoli’dir.

Caravaggio, Roma’da kilise ressamlığı yaptığı sırada, çağdaşlarından farklı ışık kullanımıyla dikkat çekmişti. Kullandığı ışık genellikle odak noktası üzerinde yaygınlaşır ve bu odak, kötülüğün resmedildiği alanı aydınlatırdı. Caravaggio’nun yaptığı resimler kötülüğü ve ölümü o kadar gerçekçi kılıyordu ki, rahipler tarafından, resmi değiştirip tekrar yapması için zorlanıyordu. Gündüzleri kilisede resim yapan Caravaggio, geceleri ise resimlerine yansıttığı karanlık Roma sokaklarında vakit geçirmekteydi. O gecelerden birisinde tartışıp düelloya davet ettiği Tomassone’yi öldürünce, polis ve ödül avcıları tarafından aranmaya başlandı ve çözümü suçların anormal karşılanmadığı Napoli’ye kaçmakta buldu.

Napoli şehri iki büyük ‘sanatçı’ için de bir kaçış noktası olmuştu; Barcelona’da geçirdiği sakatlıklardan ve başkanla yaşadığı olumsuzluklardan sonra bir daha asla Barcelona forması giymek istemeyen Maradona, bu güney şehrine geldiğinde yeniden doğmuş gibiydi. Maradona’nın da şehri büyülemesi uzun sürmedi. Maradona onlara şampiyonluklar ve Napoli’yi sürekli aşağılayan Kuzeylilerle eşit olma şansı vermişti. Napoli halkı tarafından şehrin azizi olarak görülen Maradona, hayranlarının yoğun ilgisi nedeniyle gündüzleri dışarı çıkamaz durumdaydı. Geceleri yaşamak zorunda kalan Maradona, restoranlara bile ancak kapanış saatleri olan gece 2’de gidebiliyordu. Elbette bu gece yaşamının bir bedeli vardı, onunla ilişki kurmak isteyen şehrin en büyük mafya ailesi Camarrolar ile tanışmak gibi…

Maradona, şehirde kaldığı 6 yıl boyunca bu aileyle yakın ilişkilerde bulundu ve uyuşturucu kullanmaya başladı. Arjantinli eski milli rugby kaptanı Agustin Pichoti, insanların Maradona’yı ‘otantik’ olduğu için sevdiğini söyler. Kusurlarıyla birlikte bizden birisiydi o. Caravaggio’nun resimlerinde kullandığı sıradanlığı, hayatına taşıyordu Maradona. Tehlikeye atılmak için bir teşvike ihtiyacı yoktu, hali hazırda kanında vardı. Nasıl Caravaggio büyük resimlerinden önce hiçbir zaman taslak çizimleri yapmadıysa, Maradona da yaşamında hata yapmaktan çekinmedi. Maradona ve Caravaggio kutsalı göstermek yerine, ışıklarını en beklenmeyen yerlere tutarak, karanlığın etkisini en güzel biçimiyle göstermeyi tercih ettiler. Onları eşsiz kılan şeyse kusursuz olmamaları.

On Dört Numara’nın Transfer sayısını okumaya Sayı #5: Transfer‘den devam edebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir