Her formanın birbirinden çarpıcı hikayesi vardır. Günümüzde modanın, insanların ‘retro ihtiyacına’ hitabetini forma tasarım ve üretim kolu da takip etmekte. Söz konusu takip Türkiye Milli Takım forması için hasıl olmakta.
İtalya’nın gök mavisi, Brezilya’nın kanarya sarısı, Hollanda’nın portakalı… Milli takım formaları, kulüp formalarından ayrı olarak bir milleti temsil eden sporcu topluluğunun giyecek olması açısından daha özel olarak nitelendirilebilir. Yukarıda örneklerini saydığım ülke ve renk kombinleri vazgeçilmezler arasına girmişlerdir. Birbirinden farklı hikayeleri olan ve bayraklarında benzer renkler bulunmadığı halde o renkle özdeşleşen ülkeler ve formaları farklı tasarımlarıyla öne çıkarlar. Ancak bazen de rengi, kırmızı çizgisi ve vazgeçilmezi olan ülkeler vardır.
Türkiye için kırmızı ve beyaz, bayrağa rengini verenin kurtuluş mücadelesi neferlerinin kanları olduğu için özeldir. O neferler ki bin bir zorluk ve mücadeleyle işgal altında olan toprakları geri kazanmışlar ve Türk insanının yurdu ilan etmişlerdir. 14 Mayıs 1919 itibarıyla düşman yurdu olan benzersiz coğrafyanın kaderi 15 Mayıs’ta kalkan bir vapurun 19 Mayıs’ta Samsun’a varmasıyla değişmeye başlayacaktır.
Yokluktan Doğan Tasarım
Yok oluşu tadıp seneler süren mücadele sonrası yeniden var olan Türkiye’nin Cumhuriyetin ilanı arifesinde sportif açıdan bir sorunu vardır. Haziran 1922’de İstanbul’da İngiliz Levantenlerinin kurduğu kadrolarla maçlar yapan Milli 11, sahaya çıkacak bir formaya ihtiyaç duymaktadır. Ancak milliler için tasarım yapmak şöyle dursun, 11’i temsil edecek bir bez parçası dahi temin edilmemiştir.
Takım, ilk maçlarına aynı anda Taksim Stadı’nda bulunan Darüşşafaka Kulübü’nden ödünç aldığı siyah-yeşil parçalı formayla çıkıyor. 2 Temmuz 1922 tarihinde takımlar arasında oynanan 5. maçtaysa tarihi bir an yaşanıyor. Türkiye, ilk defa beyaz zemin üzerine göğüs hizasına gelecek şekilde çektiği kırmızı bantlarla kendi formasını ortaya çıkartıyor. Rakip takımla aynı renkteki formanın ayırt edilebilmesi için üretilen bu çözümle ortaya çıkan forma, ihtiyaçtan doğan ve zamanla efsaneleşecek olan bir tasarımı meydana getiriyor. Milli 11, bu formayla çıkılan ilk karşılaşmayı İngiliz Muhteliflerine karşı 4-0 kazanarak tarihe geçiyor.
Efsanelerin İmzası
İşte böyle başlıyor kırmızı zemine göğüs kısmına beyaz bantlı veya beyaz zemine göğüs kısmına kırmızı bantlı efsanevi formanın hikayesi. O dönem ülke coğrafyasında her şeyi sil baştan yapmaya çalışan bir halk ve her ihtiyacı bazen doğaçlama bazen zorlukla gidermeye çalışan bir toplum. Bu toplumun değerlerini yansıtan özel formada bulunan söz konusu bandın orta kısmına ay yıldızı koymayı ilk olarak kimin düşündüğü ise net bir şekilde bilinmiyor. Ülkemizde futbol tarihi denince akla gelen ilk isimlerden Mehmet Yüce’ye göre bu, Galatasaray’ın kurucularından ve ilk kaptanlarından Ali Sami Yen’in fikri olarak da biliniyor. Ancak dönemin federasyon başkanı Yusuf Ziya Öniş’in de formaya ay-yıldız eklenmesi noktasında fikir beyan ettiği Yüce tarafından söyleniyor.
Her ne olursa Metin’lerin, Lefter’lerin, Can Bartu’ların, Baba Hakkı’ların da terlettiği 100. yaşını geçtiğimiz yıl dolduran efsanevi forma böyle ortaya çıkıyor. 1984 senesinde İstanbul’da oynanacak olan İngiltere maçına kadar da bu forma klasik zırh olarak Türk Milli Takımı futbolcularının sırtından düşmüyor. 1924 Paris Olimpiyatları, ilk kez katıldığımız 1954 Dünya Kupası gibi tarihi anlar, meşhur Macaristan galibiyeti gibi unutulmaz başarılar bu formayla elde ediliyor.
Endüstriyel Forma!
Anlattığımız gibi, ilk giyildiği andan itibaren insanlar tarafından da fazlasıyla benimsenen bu tasarım, bir ihtiyaçtan ileri geliyor. Ancak işin içine endüstriyel kaygıların girdiği dönemle beraber bu efsanevi forma önce varlığını daha sonra da ne acıdır ki özelliğini yitirmeye başlıyor.
Brezilya’nın meşhur sarı formasının hikayesinin anlatıldığı “Canarinho” yazısında Fethi Aydın’ın anlattığı gibi aslında. 1996’da Brezilya Konfederasyonu ile Nike arasında 100 milyon sterlin değerinde bir anlaşma imzalanıyor. Formayı 1950’lerde tasarlayan Aldyr Garcia Schlee’ye hisleri soruluyor, cevap “Bir zamanlar olduğu kadar saf olmayan, artık parayla ilgili olan bir şey yarattığım için kendimi biraz suçlu hissediyorum.” şeklinde oluyor.
Endüstriyelleşen futbol klişesi, Türk Milli Takım formalarının da zamanla farklı tasarımlarla karşımıza çıkmasına neden oluyor. Adidas’la yapılan anlaşma sonucu 90’lar boyunca birbirinden değişik şekillerde kırmızı-beyaz ve hatta bazen gri tonları göze çarpıyor. 2002’de milli takımlar düzeyindeki belki de en büyük başarı dünya üçüncülüğü elde edilirken de Nike’ın sözde ‘sade’ gerçekte ruhsuz kırmızı tasarımı gözlere çarpıyor. Hep derler, formaları özel kılan şeylerden biri de başarısı diye. Belki de Türkiye için durum tersi. Belki de en başarılı dönemindeki forma, 1922’de ortaya çıkan o eşsiz tasarım olsa her şey daha da mana kazanacaktı.

Mesela Güzellik Çirkinlik Değil!
Her neyse, enteresan tasarımlar ve birbirinden farklı renkler Türk 11’inin sırtından düşmemeye devam ediyor. 2008’e gelindiğinde kırmızı forma üstüne beyaz şerit, alternatif olaraksa bir kesim tarafından fazlaca eleştirilen turkuaz forma göze çarpıyor. O forma, Euro 2008’de yarı final yapıyor. Türk Milli Takımı’nın klasiği farklı tasarımlarla karşımıza çıksa da hilkat garibesi niteliğinde örümcek ağı tasarımı ve hemen sonrasında ne klasik formayı ne de modern bir bakış açısını temsil edip içinde siyah ayrıntılar gizleyen 2018 dönemi forma ortaya çıkıyor. Ünlü spor yorumcusu Mehmet Demirkol, bu tasarımla alakalı hem mantıklı hem de doğru bulduğum şu yorumu dile getiriyor, “Mesele güzel ya da çirkin meselesi değil, mesele doğru-yanlış meselesi.” Türk Milli Takımı’nın üzerinde bulduğu toprakların kuruluş sürecini de meydana geliş şekliyle üstünde barındırdığı klasik forması, defalarca değişime uğrasa da günümüzde de üreticisi Nike olmak üzere farklı bir tasarımla kullanılıyor. Dedik ya en başta Hollanda’nın turuncusu, İtalya gök mavisi ve Brezilya’nın kanarya sarısı gibi klasikler vardır. İşte Türkiye’nin klasiği de hem ortaya çıkış hikayesi hem de kullanış süresiyle beraber beyaz zemine kırmızı veya kırmızı zemine beyaz banttır. Yokluktan var olan bir ülkenin çaresizlik anında parlak zekayla ortaya çıkarılan eşsiz tasarımı.
On Dört Numara’nın Forma sayısını okumaya Sayı #3: Forma’dan devam edebilirsiniz.