Johan Cruyff futbolu kendi doğrularıyla değiştirdi, sahneden çekilme zamanı geldiğinde yerini yetiştirdiği veliaht prensine bıraktı. Pep Guardiola, Cruyff’tan aldığı miras doğrultusunda futbolu değiştirmeye devam ediyor.
“Onun yaptığını ben yapamazdım. Birçok insanın ‘Pep ne kadar iyi bir menajer’ dediğini duyarsınız. Unutun gitsin. Cruyff açık ara en iyisiydi. Yeni bir şey yaratmak işin zor kısmıdır. Onu inşa etmek, gerçekleştirmek ve herkesin bunu takip etmesini sağlamak? İnanılmaz. Bu nedenle Barcelona menajeriyken birçok kez Johan’ı görmeye gittim. Her şeyi, bilhassa her şeyi kazandığımız ilk yılımda sık sık onu görmeye gittim. O sezon ona ne kadar minnettar olduğumu hissettirmek için sık sık Johan’ı görmeye gittim. Elbette onunla yeni fikirler hakkında konuşmak istiyordum ama her veda ettiğimde hissettiğim asıl duygu, ne kadar memnun olduğumu hissedebilmesi ve minnettarlığımın ne kadar derin olduğunu görebilmesiydi.”
2016 yazında daha taze Manchester City menajeri Pep Guardiola, bir röportajında gelen Cruyff sorusuna bu şekilde cevap vermişti. Kariyeri boyunca çalıştırdığı bütün takımlarda Cruyff’un kendisi için ne kadar önemli olduğunu sık sık vurgulayan Guardiola’nın hayatında eski hocasının, mentörünün yeri çok büyük.
İkilinin tanışması aslında ilginç bir anıya da dayanıyor. İngiliz spor gazetecisi Phil Ball’un kitabındaki anıya göre kulüpteki ilk haftasında B takımının maçını izlemeye giden Cruyff, devre arasında dönemin genç takım teknik direktörü Charly Rexach’a orta sahanın sağında oynayan genç sıska çocuğu soruyor ve hocadan onu merkezde pivota çekmesini istiyor. İspanya’da o dönemde çok az takımın kullandığı bu rolü başarılı bir şekilde oynayan Guardiola, o günden itibaren Cruyff’un gözüne girmeyi başarıyor.
A takımla ilk maçına 1989 yazında 3. Lig’de yer alan bir rakibe karşı hazırlık maçında çıkan Guardiola, ilk yarı biter bitmez Cruyff’un yapacağı ağır eleştirilerin gazabından kaçamadı. Devre arasında oyundan alınan Pep için tabii ki hiçbir şey bitmemişti. Bu maçtan 18 ay sonra Guillermo Amor’un cezası nedeniyle ilk kez A takımla forma giyen Guardiola için her şey bundan sonra değişecekti.
O sezon ona ne kadar minnettar olduğumu hissettirmek için sık sık Johan’ı görmeye gittim.

O dönemleri anlatırken Pep, “18 yaşındayken bir öğrencisin, sadece taktikler ve zihinsel yaklaşım açısından değil, sana her gün nasıl öğrettikleri açısından da bir çocuksun. Johan antrenman seanslarımızın bir parçasıydı ve elbette bizden çok daha iyiydi. Kenarda oturmuyordu. Johan dizilişleri severdi ve maçlarda bizimle birlikte oynardı. Her bir antrenman seansı, her bir oyun, neden iyi ya da kötü oynadığımızı analiz ettiği bir ustalık sınıfıydı. Her gün üniversiteye gitmek gibiydi.” şeklinde anlatıyor.
1991/92 sezonunda henüz 20 yaşında Barcelona kadrosunun değişilmez bir parçası olmayı başaran Guardiola, yeni hocasıyla müthiş bir çıkış yakalayan ve daha sonra “Rüya Takım” olarak adlandırılacak takımın kilit parçalarından biri oldu. Aynı sezon Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı da tarihinde ilk kez müzesine götüren Barça, üst üste 4 sezon ligde şampiyon olmayı başardı ve toplam 11 kupa kazandı. Bunu başarırken eğlenceli bir ofansif futbol oynayan Barça’nın o dönemki futbolu anlatılırken “hızlı ve süratli bir şekilde hareket, kısa, tek dokunuşla pas verme ve akıllı konumlandırmayla topa sahip olmak” ifadeleri sık sık kullanılıyor.
Teknik direktörlük kariyerine Barcelona’nın B takımında başlayan Guardiola, 1 sezonun ardından geçtiği Barcelona A takımı kariyerine mükemmel bir başlangıç yaptı. Sezonu inanılması güç bir şekilde 6 kupayla kapatan Barça’da özellikle aynı Pep gibi La Masia’dan gelen oyuncular oldukça fazlaydı. Mentöründen aldığı futbol sistemini çalıştırdığı her takıma adapte eden Pep, 14 yılda 33 kupa kaldırarak tarihin en başarılı teknik direktörlerinden biri oldu. Gittiği her takımda oynatmak istediği futbolu güncelleyerek başarılı olmaya çalışan Guardiola’nın en büyük sınavı belki de Manchester City’deydi. İspanya’daki başarıları İngiltere’de tekrarlama ihtimali sık sık tartışılan Pep, ilk sezonunda zorluk çekse de oyunu İngiliz futboluna da adapte ederek son 5 yılda 4’ü şampiyonluk olmak üzere toplam 10 kupa kazandı.
Bazen kazanır, bazen kaybederler; ama Cruyff asla ölmez. Asla.
Bu oyunun devamı sorulduğunda Guardiola’nın açıklamasıysa oldukça umut vericiydi. 2018/19 sezonunda bir röportajda gelen “Ajax ve Barcelona’nın Şampiyonlar Ligi yarı finalindeki rövanş maçlarında defansif olarak sıkıntı çekmiş olmalarından dolayı, insanların bunun nedenini Cruyff’un felsefesinde aramalarından endişeleniyor musunuz?” sorusuna Katalan menajerin cevabı netti.
“Cruyff benim de içinde bulunduğum pek çok oyuncuyu eğitti, biz de onun yolunu başkalarına öğreteceğiz ve onlar da bunu devam ettirecekler. İnsanlar Cruyff’un felsefesinin öleceğini düşünüyorlarsa, bu kafalarının sanılandan çok daha fazla bulandığı anlamına gelir. Bazen kazanır, bazen kaybederler; ama Cruyff asla ölmez. Asla.”
On Dört Numara’nın Cruyff sayısını okumaya Sayı #1: Cruyff‘tan devam edebilirsiniz.